BARDO: olanlar kadar olmayanlar üzerİne de bİr sergİ
Özge Horasan’ın zaman, doğa, sanat, aşk ve yaşam kavramları üzerine şekillenen ikinci kişisel sergisi BARDO, 21 Aralık Cumartesi günü Eldem Sanat Alanı | Fırın’da açılıyor.
"Bardo", Tibet Budizmi'nde “ara hal” olarak tanımlanır ve sergi, ikilikler arasındaki geçişken, dönüşüm halindeki alanlara dair soruları işler. İnsan merkezli bakış açılarının ötesinde düşünmeye duyulan arzu ile, kimliklerin ve bedenlerin sabit değil, sürekli bir dönüşüm halinde olduğunu hatırlatır. Yaşamı yalnızca görünenlerin değil, görünmeyenlerin de biçimlendirdiği bir alan olarak kurgular ve izleyiciyi insan-sonrası bir perspektiften düşünmeye davet eder.
Sergide zaman, geçmiş, şimdi ve geleceğin birbirinden ayrılamayacağı bir bütünlük olarak ele alınırken, sanatçının varlığı varlık ve yokluk arasında bir iz gibi bırakılır. Doğa insan tarafından şekillendirilen bir kavram olarak vurgulanır ve doğanın özgün bir gerçekliği olmadığı fikri işlenir. Aşk, bedenlerin merkezsiz, simetrik olmayan hareketleri olarak düşünülürken; yaşam, insanın bakışının ötesine geçen, görünmeyeni de kapsayan, dönüşüm içinde bir süreçtir. İnsan deneyimi yaşamı dışarıdan gözlemlemez; yaşam da insana bakar ve onu biçimlendirir.
Sanatçının bitkilerden elde ettiği boyalar ile renklendirdiği tekstil işleri, yaşadığı ve çalıştığı Datça yarımadasından topladığı ve işlediği ham kil, yeryüzünün farklı köşelerinden biriktirdiği buluntu nesneler ve fotoğraflar ile kurguladığı yerleştirmelerden oluşan sergi, parça ile bütün arasında bir eşik olarak deneyimlenir.
Sabitlenemeyenlerin, birbirine karşıt olmak zorunda olmayanların, hibrit bir aradalıkta titreştiği, varlıkların geçirgenlik içinde birbirine karıştığı bir ara alan sezgisi yaratan sergi, izleyiciyi potansiyel ve dönüşüm dolu bu “aralık”ta yeni anlamlar aramaya davet ediyor.
Sıcak taşların üstünde ölü gibi yattım ve bedenimin iki yanını hem ayıran hem de bağlayan hatta usulca salınan bir perde hayal ettim: katıdan daha sıvı, sıvıdan daha katı, hafif ve geçirgen, akışkan bir yoğunlaşma. Sanki zamanın tümünün incelerek sızdığı bir aralık, her şeyin gerçekleştiği bir karşılaşma alanı. Kıvrılan ve uçuşan hareketiyle tek bir an bile simetride sabitlenmeyen, karşıt olmak zorunda olmayanların hibrit bir aradalığı. Var ya da yok, görünür ya da görünmez, içeride ya da dışarıda, parça ya da bütün: aradayım. Varılacak bir sonuç, ortadan kaldırılacak bir engel, örtünün altında keşfedilecek çıplak bir gerçek yok. O ya da bu değil, hem o hem de bu ile karşılaşılan eşikte salınan perde benim.
Özge Horasan (1986, Ankara) pratiğinde yalnızca doğal malzemeler kullanan multidisipliner bir sanatçıdır. Lisans ve yüksek lisans eğitimini biyoloji alanında yapan Özge, malzemeyle kurduğu ilişkide hem analitik hem de duyusal bir yol izler. Kavramlara dair kökensel sorgulamaları maddenin kendisinden çıkarmaya yönelen pratiğinde sanat ve zanaatin sınırlarının bulanıklaştığı teknikler kullanır. Bitkisel ve mineral boyalar, tekstil ve toprak çalıştığı temel malzemelerdir. 2017’den beri Datça’da yaşamakta ve üretimini burada sürdürmektedir.