Sergi
SAKLI
İRFAN DÖNMEZ
12 Mart – 18 Nisan 2022
“Saklı”, İrfan Dönmez’in uzun süredir odaklandığı bir fikri –yüz imgesinin temsil gücünü sorgulama fikrini– farklı tekniklerle tuval üzerinde derinlemesine araştırdığı bir dizi resim ve yerleştirmeden oluşuyor. Dönmez, önceki yıllarda Türkiye’de ve yurtdışında sergilediği serilerinde yüz imgesinin hafızanın işleyişindeki rolünü sorguluyordu. “Saklı” adı altında bir araya getirdiği işlerinde, yine yüzün ve hafızanın boşluklarını, muğlak ve sisli alanlarını kat ediyor. Bu kez, kurumların kayıt altına alma eylemlerine daha çok odaklanıyor.
Kurumların saymak üzerine kurulu teknolojilerle imgelerimizi ve eylemlerimizi kayda geçirme tecrübesi durmaksızın gelişiyor. Algoritmaların öğrenmeye aç ve gitgide daha isabetli hale gelen hafıza ve tahmin yetenekleri, tüm yaşamı işgal etmenin yeni yollarını aramaktan yorulmuyor. Bugün yüz tanıma teknolojileriyle, dijital takip gereçleriyle, neredeyse tüm alışverişlerin kayıtlarıyla bütün fiziksel ve sanal seyahatlerin rotasını ezberleyen ve kullanan muazzam bulutsu bir hafıza, her şeyi sayılara tahvil eden bir enformasyon akışına dönüştü. Yığını oluşturan herkes, bu dijital bürokrasinin keskin bakışına maruz kalıyor. Bu yetmezmiş gibi, kendi ürettikleri ve dolaşıma soktukları öz-imgeleriyle, bile isteye bıraktıkları izlerle, fikirlerini olabildiğince yaygın bir şekilde teşhir etme eğilimleriyle bu bakışa mühim bir katkıda bulunuyor. Hepimiz yapıyoruz bunu. Hatta, öznelliğimiz de bu filtrelerin kurucu müdahalesiyle oluşuyor, dönüşüyor.
Vesikalık fotoğraf, bugünün sayısallaştırılmış kimlik ve takip gereçlerinden önce, kurumların en sevdiği imgelerden biriydi; belki de hâlâ öyle. Halbuki güçlü hislerin, zaman ve mekân içindeki durmak bilmez hareketin, beklenmedik vakaların her an dönüştürdüğü yüzlerimiz, flaşların patladığı o kısa an dışında, asla vesikalıklardaki gibi görünmüyor. Kurumların bakışından gizlenen, isteyerek ya da istemeyerek ondan kaçan, kapsanamaz, kavranamaz bir yanı var yüzlerimizin ve yaşamımızın.
İrfan Dönmez, yüzün ve bedenin daha çok tanınmayı, daha çok bilinmeyi arzulayan pozunun kutsandığı, böylece kaydedilme rızasının kolayca üretildiği bu çağda muğlaklığı, tekinsizliği, bakıştan saklanan şeyi öne çıkarıyor. “Saklı”da, çeşitli müdahalelerle biçimlerini dönüştürdüğü yüz imgelerine eşlik eden sayısal grafik kompozisyonlarla, dijital bürokrasinin ve büyük verinin içinden sermayeye tahvil edilecek profiller yakalamaya uğraşan algoritmaların filtrelerinden kaçan, bu muazzam gereçlerin yarattığı temsil biçimlerine direnen, saklı kalan bir özgürlük alanına yaklaşmayı deniyor.
Osman Şişman
Mart 2022
Fotoğraf Kredisi: Zeynep Özyürek