Konuşmacılar: Dilek Karaaziz Şener, E. Gülşah Akın
20 Aralık Cumartesi
Saat: 17.00-18.30
Mekân: Eldem Sanat Alanı
Küratörlük kavramının etimolojisi üzerine düşünmek anlamlıdır. Latince curare sözcüğünden türeyen küratörlük, “bakımını üstlenmek” anlamına gelir. Roma döneminde hamamların bakımından sorumlu kişileri tanımlarken, Orta Çağ’da ruhlara rehberlik eden rahipleri ifade etmiştir. 18. yüzyıldan itibaren ise sanat eserleri ve tarihî koleksiyonların korunması ve düzenlenmesiyle ilişkilendirilmiştir.
Peki, modern küratörlükte bu tarihsel anlamların izleri hâlâ sürmekte midir?
Günümüzde küratörlük, en az dört temel işlevi kapsar: sanat mirasını korumak ve güvence altına almak, yeni eserlerin seçimini yapmak, sanat tarihiyle bağ kurmak ve sergileme süreçlerini düzenlemek. Ancak küratörlüğün kapsamı bunlarla sınırlı değildir. Sergiler aynı zamanda birer kitle iletişim aracı ve ritüel alanıdır; küratör ise bu süreci olağanüstü bir deneyime dönüştüren aktördür.
Bu söyleşi, küratörlüğü yalnızca sergi düzenleme pratiği olarak değil; izleyiciyle ilişki kurma, yerel dinamikleri anlama ve yeni sanatsal alanlar açma süreci olarak ele almayı amaçlar. Merkez dışı coğrafyalarda sanat üretimi ve sergileme pratiklerinin karşılaştığı zorluklar, izleyiciyle diyalog, mekânsal stratejiler ve topluluk temelli yaklaşımlar çerçevesinde Merkez Dışında Sanat: Küratörlük ve Katılımcı Deneyimi başlıklı söyleşide tartışmaya açılacaktır.