“Erkekler eyler, kadınlarsa görünür. Erkekler kadınlara bakar. Kadınlar kendilerini, kendilerine bakılırken seyreder.”
JOHN BERGER- GÖRME BİÇİMLERİ 1972
Feminist film kuramı 1970’lerde ilk ortaya çıktığında daha çok filmlerin içerikleriyle ilgileniyor, eleştirilerini filmlerde kadın imgesi, kadının klişeleştirilmesi, kadının stereotipleştirmesi üzerine yoğunlaştırıyordu. Süreç içinde –psikanaliz ve post yapısalcılığın da yardımıyla- geleneksel sinemanın erkek arzusuna göre nasıl biçimlendirildiğini, sinema tekniklerinin cinsler arasındaki asimetrik ilişkiyi nasıl görselleştirdiğini ve ideal seyircinin erkek olarak nasıl kodlandığını deşifre ettiler.
Bu meşakkatli yolda ilerlerken görüldü ki sinema sanatı, kültür ve sanat tarihimizin diğer alanlarında olduğu gibi yetişkin, beyaz, burjuva ve heteroseksüel erkeğin merkezinde konumlanıyor, sadece kadın sineması değil diğer azınlıkları da içine alan eşitlikçi ve özgür bir sinema dili geleneksel sinemadan radikal bir kopuşu gerektiriyordu. Kadın yönetmenler ana akım sinemanın gözden ırak köşelerinde biçimi ve yaygın ideolojileri zorlayan farklı işlere imza atmış olsalar da kendilerini yeterince ifade edebildikleri hala şüpheli.
Akademisyen Meltem Cemiloğlu ve Yönetmen Çiğdem Vitrinel benzer hikayeleri anlatan kadın ve erkek yönetmenlerin filmlerini inceliyor ve soruyorlar bir filmin yönetmeninin kadın olması erkin bakışını kırmaya yeter mi?